14 Mart 2017 Salı

-HUZUR ÜLKESİ TUNUS'TA TÜRK OLMAK KOLAY (2)

Cahit UYANIK


Tunus'ta bulunduğum günlerde kapıldığım bir his şuydu: Tunus, 1970'lerin masumane Türkiyesine çok benziyordu.

Sidi Bou Said, Tunus'un başkenti Tunus'a biraz yukarıdan bakıyor. Kente 20-25 kilometre kadar uzaklıktaki bir tepenin üstüne kurulmuş.  Otobüsler sizi bir meydana bırakıyor. O meydanda küçük dükkanlar sıra sıra dizilmiş, her türlü turistik eşyayı satıyor. Biraz uzakta ise bu turistik beldenin dar sokaklara sıralanmış mavi kapılı, beyaz boyalı restore edilmiş eski evleri insana huzur vermek için sessizce bekleşiyor; sizi içine doğru çekiyor. Adeta, odalarından ve bahçesinden hiç çıkılmadan uzun haftalar boyunca yaşayabilirmiş hissi uyandırıyor.  Her ev küçük bir dünya... Bazı evlerin kapıları, bir dehlizin içinde gizlenmiş. Önce dehlize girip birkaç metre yürüyor ve bir evin kapısına gelince duruyorsunuz. Bu dehlizler ilk bakışta çıkmaz sokakları andırıyor. Sokak sanıp dalıyorsunuz ama sadece bir evin kapısıyla burun buruna gelip, gerisin geri çıkıyorsunuz. 


Arap Baharının başladığı yer

Sidi Bou Said, sadece turistik bir bölge değil. Ben, Sidi Bou Said'i gezdikten 6 yıl sonra Arap Baharı burada patlak verdi.  2010 yılının 17 Aralık günü üniversite mezunu, iş bulamadığı için seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi tarih sahnesine çıktı. Tezgahına el konulmasını protesto etmek için kendini yaktı ve bu bardağı taşıran son damla oldu. Buazizi, bu protesto eyleminden iki hafta sonra hayatını kaybetti ama Tunus'ta büyük sokak olayları ve Yasemin Devriminin başlamasına sebep oldu. 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali ülkeden kaçtı. Tarih kitapları, şu anda kışa döndüğü herkesçe kabul edilen Arap Baharı'nın başlangıcının 17 Aralık 2010 olduğunu yazacaklarsa, Sidi Bou Said'i de unutmayacaklardır. 

Biz yeniden Sidi Bou Said'in turistik özelliklerine dönelim. Mavi kapılı, beyaz boyalı evlerden bahsetmiştik. Bu evlerde normal günlük yaşam sürüyor. Zaman zaman insanlar girip çıkıyor. Bazıları Tunus'un geleneksel kıyafetlerini giymiş, bazıları normal kıyafetlerle... Bazı evler ise paralı müzeye çevrilmiş; turistleri farklı dünyalara taşımaya hazırlar. Sidi Bou Said, Akdeniz'in muhteşem maviliğine yaslanmış bir dinginlik, huzur ve yaşadığınız zamanı farklı hissetmenizi sağlayan güzellik bölgesi; belki bir yavaş-şehir... Sidi Bou Said'de denizi gören evlerin çoğu lokantaya çevrilmiş. Kapılarından mangal kömürü ve ızgara kokusu geliyor. Denize nazır lokantalarda naneli çay içip, ızgara etleri beklemek çok keyifli. 

'Taharat musluğu' yok ama 'taharat hortumu' var

Tunus'ta dikkatimi çeken en önemli şeylerden biri insanların, sokakların ve çevrenin çok temiz olmasıydı. Bunu İslamiyet'le açıklamak mümkün değil. Çünkü koyu İslamiyetin yaşandığı bazı ülkelerde sokakların pasak içinde olduğunu, insanların temizliklerine hiç dikkat etmediklerini gördüm. Bu konuda kesin bir şey söylemek için Tunus'u daha yakından tanımak gerek diye düşünüyorum ama tahminime göre Tunus'ta insanların eğitim düzeylerinin hayli yüksek olması temiz bir ülke olmasını da beraberinde getiriyor. Söz temizlikten açılmışken... Siz taharat musluğunu Türkiye'ye özel bir tuvalet aparatı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Tunus'ta taharat musluğu yok ama "taharat hortumu" var. Küçük bir musluğa bağlanmış taharat hortumunu alıp (duş hortumunun benzeri veya aynısı) gerekli temizlik işlemini gerçekleştiriyorsunuz. Öyle Batılı memleketlerdeki gibi bide'lere, ıslak-kuru kağıt mendillere gerek yok. Oh ne rahat ve de temiz yahu...  

Fransız etkisi altında bir ülke 

Tunus, Osmanlı geçmişi olmasına rağmen güçlü bir şekilde Fransız etkisi altında bir ülke. Başkent Tunus'taki birçok bulvar, Fransız usulü sanki... Geniş, ağaçlıklı, temiz ve kaldırımlara sıralanmış dizi dizi kafeler, lokantalarla cıvıl cıvıl... Tunus'a gittiğim dönemde Zeynel Abidin Bin Ali iktidardaydı. Ülkede katı bir laiklik uygulanıyordu. Gözlerim hiç cami görmedi diyebilirim. Tunus'ta şimdi daha İslami yönelimli bir iktidar var; cami sayısı arttı mı bilmiyorum. 

Tunus'ta insanlar oldukça eğitimli. Ülkede üniversiteye devam oranı oldukça yüksek.  "Roma İmparatorluğuna kafa tutan Kartacalı Hannibal'ın ülkesinde, bu kadar üniversite mezunu varken bir diktatör nasıl başta durabiliyor?" diye düşünürken... Az önce bahsettiğim Yasemin Devriminin yaşanması benim adıma hiç sürpriz olmadı. 

Tunus'ta 2004 yılında kadınlar oldukça eğitimli ve sosyal yaşamın ta göbeğindeydi. Öyle ki kadınlara devlet kadrolarında yüzde 25'lik istihdam kotası bile vardı. Hafızam beni yanıltmıyorsa o dönemde Başkent Tunus'un Emniyet Müdürü bir kadındı. Şu anki durumu ise bilemiyorum. 

Kaybettiğimiz masumiyet ve Tunus

Tunus'ta bulunduğum günlerde kapıldığım bir his şuydu: Tunus, 1970'lerin masumane Türkiyesine çok benziyordu. Bu duyguya sadece ben değil, neredeyse tüm arkadaşlarım girdi. Sebebini tam olarak bilemiyorum ama, hepimize ilk gençliğimizin nostaljisini yaşattı. Hele ki bir gece kulübünde müzik yapan fasıl heyeti, solistiyle, çalgıcılarıyla bizi bizden aldı ve 60'lı-70'li yılların sımsıcak Türk filmlerinin atmosferine götürdü. Tunus'ta belki kullanılan eşyaların daha eski modellerden oluşması, belki insanların kıyafetleri, belki Tunusluların daha yumuşak, saygılı, masum olmasıydı bizi nostaljiye iten... Orada, kaybettiğimiz şeyleri bulduk sanırım... Bilemiyorum belki yanılıyorumdur... 

Bu konuda son olarak şunu söyleyebilirim: 2004 yılından sonra okuduğum birçok gazete haberinde vizesiz gidilebilmesi ve ucuzluğu nedeniyle birçok Türk'ün yılın yarıdan fazlasını (gir-çık yaparak) Tunus'ta geçirdiğini ve bu ülkeyi çok güzel, huzurlu, bozulmamış ve özgün bulduklarını okumuştum. Özellikle İstanbul'daki sosyete ve entellektüel camiada Tunus 'effect'i yaşandığını öğrenmiştim. Demek ki Tunus'ta nostalji hissine kapılan sadece biz olmamışız. Yasemin Devriminden sonra nihai durum ne? Bunu da bilemiyorum.   

Evet, 2004 yılında çalıştığım gazetede çıkan Tunus izlenimlerimi blogumda yayınlayınca çok sayıda okunmuştu ve hala okunmaya devam ediliyor. Ben de bundan cesaret bularak, 13 yıl sonra da olsa, izlenimlerimin ikinci kısmını kaleme aldım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder